Geçmişin Kötü İzleri
Günlük yaşamlarında pek çok kişi anne ve babalarının geçmişteki yıkıcı davranışlarının etkisi altında kaldıklarını hiç fark etmeden çeşitli sorunlarla boğuşuyorlar. Geçmişin bu kötü izleri bazen depresyon, panik atak gibi bireysel sorunlarla, bazen evliklerinde yaşadıkları ilişkisel sorunlarla, bazense iş ve meslek hayatlarındaki sorunlarla karşılarına çıkıyor.
Örneğin,
Bir şirkette yönetici olan 42 yaşındaki danışanım, 10 yıllık eşi ile ayrılığın aşamasına geldiklerini ve eşinin evi terk ettiğini söyledi. Eşi kocasının bir türlü kontrol edemediği öfkesi ve şiddet davranışları yüzünden profesyonel bir yardım alana kadar eve dönmeyeceğini söylemişti.
Aslında ani öfke patlamalarının, kırıcı ve aşağılayıcı konuşmalarının farkındaydı ama yine de eşi tarafından bir gün terk edileceğini hiç düşünmemişti.
Aile öyküsünü almaya başladığımda, başlarda ne kadar iyi ve fedakar anne ve babaya sahip olduğunu, onların hakkını asla ödeyemeyeceğini söylüyordu. Ancak öyküyü derinleştirdikçe, sinirlenip sesi titremeye başladı ve babasının küçükken onu nasıl aşağılayıp “ sen beş para etmeyen bir çocuksun, ileride bir baltaya sap bile olamazsın “ dediğini hatırladı.
“ Babamın işi yoğun ve stresliydi, sürekli eve gergin gelir, tam olarak nedenini bilmediğimiz sebeplerden olay çıkarırdı, onu anlamadığımızı söyleyerek beni ve kardeşimi kemerle döverdi. Çok korkardım, bazen gardırobun içine saklanırdım beni bulamasın diye, beni kurtarmaya annemin bile gücü yetmezdi.”
Annem sürekli ağlardı, “ gidelim bu evden “ dediğimde “ nereye gideriz, iki çocukla sokakta mı kalalım, baban aslında iyi biri “ der ve onu idare etmemiz konusunda sürekli bizi tembihlerdi.
Babam ertesi gün elinde büyük oyuncaklarla eve gelir, bizi yemeğe götürür, sanki özür diler gibi iyi davranırdı. En çok da derslerime yardım eder, başarılı olmam için saatlerce öğüt verirdi. Belki de onun sayesinde okudum, şimdi yöneticiyim.
Seanslar sırasında içinde duyduğu derin acı ve öfkenin asıl kaynağını fark etmişti. Yıllarca babasına duyduğu nefreti ve öfkeyi geliştirdiği çeşitli savunma mekanizmaları ile bastırmıştı. Ama ne zaman kendisi de bir strese girse bilinçaltı öfkesi devreye giriyor ve en yakınındakine yani karısına patlıyordu.
İçindeki yara almış çocukla yüzleşmesini ve o çocuğu iyileştirmesi üzerine çalışmaya başladık. Bir süre sonra tıpkı diğer danışanlarım gibi, geçmişin izlerinden bahar temizliği yapar gibi kurtulmuştu.
Anne ve babası tarafından çocukluk yılları sanki bir kimyasal maddenin toksik etkisi altında zehirlenmiş gibi geçen danışanlarımızın, yaşadıklarını yok saymalarını ya da unutmalarını elbette ki beklemeyiz. Ancak seansların sonunda çok iyi bilirler ki, çocukluklarında başlarından geçenlerden kendileri sorumlu değillerdir. Artık gelecekleri için yeni bir seçim yapabilirler ve bu yeni seçimin her adımından da kendileri sorumludurlar.
Not: Gerçek danışan öyküleri etik ilkeler gereği değiştirilmiştir.